Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’ yi Hakk’a Yolculuğunun 750. Yılında Saygı, Sevgi ve Rahmetle Anıyoruz

Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’ yi Hakk’a Yolculuğunun 750. Yılında Saygı, Sevgi ve Rahmetle Anıyoruz

    Hz. Mevlâna’nın 750. “Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri”, bu sene “Vuslat Vakti” içeriğiyle ilk sema ayini şerifinin icrasıyla Konya’da başladı. 

     

       Hz. Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, 1207 yılının 30 Eylül’ünde günümüzde Afganistan sınırları içerisinde yer alan Belh şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası şehrin ileri gelen eşrafından olan ve Sultânü’l-Ulemâ (Âlimler Sultanı) olarak bilinen Muhammed Bahâeddin Veled annesi ise Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatun’dur. Asıl ismi Muhammed Celâleddin’dir. Mevlâna ve Rûmi adları ona sonradan verilmiştir. Hz. Mevlâna ismi gençlik yıllarında Konya’da tasavvuf dersleri verdiği dönemde kendisine verilmiştir. Rûmi’nin anlamı ise Anadolu demektir. Hz. Mevlâna’nın Rûmi olarak tanınması, “Diyar-ı Rum” denilen Anadolu’nun bir vilayeti olan Konya’da yaşamış olması ve ömrünün büyük bir kısmını burada geçirmesinin ve türbesinin de orada olmasından kaynaklıdır. Hz. Mevlana’nın günümüze yansıyan en önemli etkilerinden biriside şüphesiz ki İranlı mutasavvıf Şems-i Tebrîzî ile olan karşılaşması ve dostluğudur. Hz. Mevlâna ve Şems’in dostluğu uzun yıllar sürmese de birçok sanat eserine konu olmuştur. Şems’in ölümü üzerine inzivaya çekilen Hz. Mevlâna, ölüm gününü bir son olarak değil ‘yeniden doğuş günü’ olarak kabul etmiştir. Hz. Mevlâna’ya göre ölen kişi ilahi aşka, sevdiğine yani Allah’a kavuşacaktır. Düğün Gecesi, Mevlevi inancında Mevlânâ Celaleddin-i Rumi'nin öldüğü gece olarak bilinir. Mevlâna Celaleddin-i Rûmi, bu geceyi Rabb'ine, ilahi aşka kavuşma gecesi olarak gördüğü için ölüm yıldönümünü de 'düğün gecesi' olarak adlandırmıştır. Şeb-i Arus’un Türkçe karşılığı düğün gecesidir. 17 Aralık 1273’te hayata veda eden Hz. Mevlâna, dostlarına ölümünün ardından ağlamamaları konusunda vasiyette bulunmuştur. Her yıl anma törenleri ile daima yaşamımızın bir parçası olarak anılmaya devam etmektedir. İşte bu sebeple 17 Aralık olan ölüm yıldönümü bir yas günü olarak değil, bir kutlama günü olarak kabul ediliyor. Şeb-i Arus ile ölüm yıl dönümlerinde 17 Aralık tarihlerine denk gelen haftalarda gerçekleştirilen ve “Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri” şeklinde isimlendirilmeye başlanılan törenler, halk arasında “Şeb-i Arus” olarak da anılmaktadır. Her yıl bu tarihler özellikle Konya’da ve birçok yerde “Mevlâna Haftası” adıyla Şeb-i Arus törenleri düzenlenmektedir.  

     

    Hz. Mevlâna Tüm İnsanlığa Evrensel Bir Armağan Bırakmıştır 

       Ölümünün üzerinden yüzlerce yıl geçmesine rağmen unutulmamıştır. Bu doğrultuda “Mevlevilik” ve “Sema” kavramları son yıllar içerisinde özellikle batılıların da bir hayli dikkatini çekmektedir. Bu konulara ilgi duyan birçok tarihçi Hz. Mevlâna’nın hayatı üzerine derinlemesine araştırmalar yapmıştır. Bu sebeple Müslümanların büyük bir sevgi duymalarının yanı sıra hoşgörü ve adalet temelli anlayışı sayesinde gayrimüslimlerin dahi kendisine ilgi duymalarına olanak sağlamış, İslam’a bakış açılarını şekillendirmiştir. Tüm bunların birer sonucu olarak “Semâ ve Mevlevî Müziği” “İnsanlığın Sözel Kültür Mirası Başyapıtı” olarak seçilmiş ve 2007 yılı da “Dünya Mevlânâ’yı Anma Yılı” olarak ilan edilmiştir. 

     

    Kardeşliğin, hoşgörünün, sevginin ve barışın simgesi olarak kabul edilen Hz. Mevlâna, bir ilim insanı olarak her zaman okumaya ve öğrenmeye büyük bir önem göstermiş, iyiliğin bu hayattaki en önemli kaide olduğunu yaşam felsefesi edinmiştir. Bilimin geleceği olan Biruni Üniversitesi de eğitim-öğretimi her zaman insanlığın ayrılmaz ve ayrımsız bir parçası olarak görmektedir. Rektör Prof. Dr. Adnan YÜKSEL’in de dediği gibi   “Hayat işini iyi yapanlar ve iyilik yapanlar dışında asla hiç kimsenin kazanamadığı bir oyun yeridir.” Üniversitemiz bu kökler üzerine inşa edilmiştir. Üniversitemizin adının da kaynağı olan Türk-İslam âlimi Ebu Reyhân Muhammed b. Ahmed el-Biruni’de, söylemiş olduğu, “İnsanların fikir ve içtihatları türlü türlüdür, cihanın mamuriyeti de bu görüşlerin çeşitliliği ile kaimdir” sözleri ile ayrımcılığa her zaman karşı durmuş, biliminin ve çalışmalarının önüne geçmesine izin vermemiştir. Hz. Mevlâna “Hoşgörü, düşünce ayrılığını sevgiye çeviren bir güçtür.” diyerek hoş görünün yaşamımızda ki rolünü sıklıkla vurgulamıştır. Eğitimde de değişmez bir kaide olan kendini geliştirmek ve dünya görüşünü sağlam temeller üzerine kurmak Hz. Mevlâna’nın, “Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle de hayatının en önemli parçası niteliğindedir. Bizlerde Biruni Üniversitesi olarak vuslatının 750. yıl dönümünde Hz. Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’yi saygıyla ve sevgiyle yâd ediyoruz.